ANONİM YAZILAR

SENDİKAL GELENEK İNŞASI VE SENDİKAL BAŞARININ KODLARI

01 Ağustos 2020 Cumartesi 17:45

Örgütlenme bilinci, bir toplumda gelişmişlik göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Bugün Türkiye’de vakıf, dernek, sendika ve meslek odalarından oluşan sivil toplum kuruluşu (STK) sayısı 150 bin civarındadır. Yine STK başına düşen kişi sayısı Fransa’da 50, İngiltere’de 60,  Almanya’da 140 iken Türkiye’de bu sayı yaklaşık olarak 550’dir.

Türkiye’de STK üye sayısı gelişmiş ülkelere göre düşük olsa da son yıllarda bu alanda önemli gelişmeler yaşandığı gözlenmektedir. Bu konuda yaşanan gelişmelerin başında sendikal örgütlenme gelmektedir.  Örneğin son 18 yıl içerisinde memurların sendikalaşma oranı yüzde 70’i bulmuştur. Bu oran birçok gelişmiş batı ülkesinden yüksektir.

2000’li yıllarla başlayan memur sendikacılığı, kısa sürede sayısal olarak önemli bir noktaya gelmesine karşın son 5 yıl içerisinde sendikalı memur sayısındaki artış hızında önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki sendikalaşma oranıyla da mukayese edildiği zaman Türkiye’de sendikalı memur sayısında önceki yıllarda olduğu gibi hızlı bir artış mümkün görünmüyor.

Geldiğimiz noktada sendikal örgütlenmeye yönelik farkındalık çalışmalarını önceleyen ve sayısal bir güce erişmeye odaklanan anlayışta bir paradigma değişikliğine gitmesi kaçınılmaz görünüyor.

Bundan sonra sendikalar; sendikal değerleriyle, varoluş gerekçeleriyle, ülkenin ve dünyanın temel sorunlarına bakış açılarıyla, eylem ve söylem sicilleriyle güven verdikleri, kurumsallaşmış bir sendikal gelenek inşa ettikleri ölçüde var olabilecekler.

2000’li yılların ikinci çeyreğinde sendikal alanda var olmak, etkili ve yetkili olmak isteyen sendikalar için bu değişimi yaşamak ve yönetmek kaçınılmazdır. Bu süreci şekillendirecek olan sendikaların stratejileri kadar, örgütlenmenin gerekliliği konusunda duyarlı kamu görevlilerinin sendikal algıları da önemlidir. Yeni dönemde sendikaların örgütlenme stratejilerinde şu gerçekleri göz önünde bulundurmaları kaçınılmazdır:

-Sendikalar, çalışma koşulları, sosyal ve mali haklarla ilgili kazanımlar konusunda inandırıcı oldukları ölçüde üye yapacak ve üyelerini çatısı altında tutabileceklerdir.

-Sendikalar varoluş gerekçeleri ile emek, özgürlük, adalet, imtiyaz, ötekilik, sivillik, toplumsal muhalefet gibi temel konulara ilişkin kurumsal duruşlarıyla ikna edici oldukları ölçüde varlıklarını devam ettirebilecekler.

-Sendikalar, ideolojik arka plana sahip olsalar bile bu özelliklerinin eylem ve söylemlerine gereğinden fazla yansıması memurlar tarafından sempatik karşılanmamaktadır.

-Saldırgan, ayrıştıran, ötekileştiren kaba sendikal üsluba sahip sendikaların büyümeleri de, varlıklarını devam ettirmeleri de mümkün değildir.

-Kamu görevlileri, çığırtkanlık yapan, algı yönetimine yönelik çıkışlar ve paylaşımlarla rakip sendikalara sataşan sendikaları değil, hizmet koluna ilişkin sorunların tespiti ve çözümü konusunda ödevini yapan, yetkilileri adım atmaya zorlayan sendikaları tercih etmektedirler.

-Sendikaların üye sayısındaki dalgalanmada belirleyici olan, sendikalar arası üye geçişleri değil, yeni üye olan veya istifa eden memurlar olacaktır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #