Ankara’da bir devlet okulunda çalışırken pandemi sürecinden dolayı okullar tatil edilmişti. Okulumda çalışan ücretli öğretmenin bir hayli üzüldüğünü gördüm. Sebebi malumdu çünkü ücretli öğretmenler kadrolu ya da sözleşmeli öğretmenler gibi kar yağdığında ya da idarenin ilan ettiği tatillerde ücret alamıyordu bu yüzden pandemide ara verilen okullar yeniden açılana kadar hiçbir ücret alamayacaklardı. Eşi de kendisi gibi ücretli öğretmenmiş ve geçimlerini buradan sağlıyorlarmış. Pandemi süreci ki birçok insanın işini kaybettiği zarar gördüğü bir dönemde biz kadrolularla aynı işi yapan ama aynı ücreti alamayan bu öğretmenler ne yapacaktı şimdi?
Okul tatil edildi ve evlerde pandemi yasaklarıyla beklemeye başladık. Henüz online derslerde başlamamıştı. Biz kadrolu öğretmenler hem maaşımızı hem de henüz online olarak girmediğimiz ek derslerin ücretini tam alırken ücretli öğretmenler bir kuruş bile almadan verilen ara bitene kadar parasız pulsuz okulların açılmasını bekleyeceklerdi.
O dönemde ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin hakları için kurulmuş olan Tek Çatı Derneği Başkanı Hatice Temel Hanımla öğretmen-yazar Halil İbrahim Er vasıtasıyla tanıştım. Dernek olarak Hatice Hanım o yıl sayıları 100 000’ e yaklaşan ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin pandemide okullar kapalı olduğu müddetçe ücret alamayacakları için büyük sıkıntılar yaşayacaklarını belirtti. O dönemde MEB'den yetkililerle görüşüp durumu anlatmak istediklerini ama kendilerine randevu bile vermediklerinen bahsedince ÖĞDER (Şuurlu Öğretmenler Derneği) yönetiminde yer alan birisi olarak şimdi değilse ne zaman diyerek bir mücadelenin içine bende girdim.
En yakınımdaki insanların bile ‘boşuna uğraşıyorsunuz bu iş olmaz’ dedikleri mücadele neydi ve nasıl sonuçlandı ilerleyen satırlarda anlatacağım ama ilk önce ücretli öğretmen kimdir bilmeyenler için açıklayalım.
Milli Eğitim bakanlığı bünyesinde kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik yapılmaktadır. Bunlardan ücretli öğretmenlik asgari ücretin altında aldıkları ücretin yanında sözleşmeli yada kadrolu öğretmenlerin faydalandığı hiçbir haktan faydalanamamaktadır. Bir nevi muhtaç durumdaki insanların istismarını görürsünüz burada sadece devlette mi hayır özel okullar ve dershane işletmelerinde de (çalışanının hakkını veren özel okullar ve dershaneleri tenzih ederek söylüyorum) aynı facia yaşanmaktadır.
2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında ücretli öğretmenler 1 eğitim öğretim yılı boyunca afetler ve kâr tatillerinden dolayı meydana gelecek kesintiler hariç 10 ayda toplam 168 gün çalışılacaklar.
2023 ek ders ücreti 61.3 TL iken 2024’te %49.2 zam ile 91.4 oldu fakat bu zamma rağmen ücretli öğretmenlerin alacakları ortalama aylık ücretleri asgari ücretin altında kalacağı için her 2 ders saatine 1 saat verilerek elden geldiğince durum düzeltilmeye çalışıldı ama bu da yetmedi çünkü aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi ücretli öğretmenlerin alacakları ücretler 2 ay hariç yine 2024 asgari ücreti olan 17 002 TL’nin altında kaldı.
Bütün bu günlerde tam saat ders alabilen bir ücretli öğretmenin alacağı aylık ek ders ücretini aylara göre verecek olursak :
Bir ücretli öğretmen ayın 1-30 arası eğer hastalanmaz cenaze vs gibi bir engelle karşılaşmayıp okulun açık olduğu günler ful derse girse bile alacağı ücret aylara göre şöyledir (Eğer kar tatili, resmi tatiller ve cenaze vs. gibi bir sebepten giremezse derse hiçbir ücret alamayacağı için bu ücretler daha da düşecektir)
Ocak 14 gün(Okulların açık olduğu gün sayısı) 11503
Şubat 19 gün 15612
Mart 21 gün 17255
Nisan 16 gün 13147
Mayıs 21 gün 17255
Haziran 10 gün 8217
Görüldüğü gibi asgari ücreti sadece Mart ve Mayıs aylarında 248 TL gibi çok cüzi bir farkla geçmektedirler. Maaşları gibi bir başka facia ise kadrolu öğretmenlerin faydalandığı tüm haklardan faydalanamamaları. Aynı işi yapmalarına rağmen kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlere verilen kırtasiye yardımı, nöbet ücreti, işsizlik parası, çocuk yardımı, izin hakkı, yer değişikliği, emekli olma gibi haklar kesinlikle verilmemektedir. Sigortaları bile 30 gün değil ortalama 12 gün yatmaktadır.
Ücretli öğretmenlerin işine son verilmesi, idarecilerinin iki dudağı arasındadır. Okullarda yaşadıkları mobbingler yetmezmiş gibi işlerine son verildiğinde hiçbir tazminat ödenmemektedir.
Bu facianın daha iyi anlaşılması için verdiğim bu elzem bilgilerden sonra gelelim bizim pandemi sürecinde okullar ve halk eğitim merkezlerinin tatil olmasıyla başlayan mücadelemize. Pandemi tatili süresi boyunca ücretli öğretmenler ve usta öğreticiler hiçbir ücret alamayacakları için çaresiz bir şekilde yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Bende kadrolu öğretmenler gibi onlarında pandemi süresince maaşlarını alabilmeleri için mücadelelerine katılacaktım hem de yardım istediğim çevremizdeki kişilerin ‘olmaz, bu pandeminin getirdiği ekonomik krizde mümkün değil, boşuna uğraşmayın’ demelerine rağmen. Samuel Beckett’in söylediği gibi "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil"i Sezai Karakoç’un "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" mısraındaki duruma çevirecek bir mücadelenin özetiydi o günlerdeki yaşadıklarımız. Kadro, maaş artışı gibi konularda yapılacak mücadele için önemli tecrübeler barındıran bu süreci ‘hak arama’ savaşında yer alan herkese tecrübe olsun diye bir sonraki yazımda ele alacağım inşallah.